Marmaris-İçmeler-Turunç-Kumlubük-Söğüt-Bozburun-Selimiye-Orhaniye-Turgut Şelalesi-Datça

Planımız akşam yemeğini Marmaris'te yiyip, İçmeler'e kalmaya geçmekti. Göcek tekne turumuz uzayınca, yemeği Göcekte yemek durumunda kaldık. Marmaris'e akşam 22:00 civarında geldik. Merkezi bana Kemer i anımsattı. Kalabalık ve yüksek sesli eğlence merkezleri.. İlgimizi çekmedi tabi..doğru otele..tüm gün teknedeydik ve yol zaten yordu, dinlenelim istedik.

İçmeler'de Petunya Konak'a rezervasyon yaptırmıştık, yazdık navigasyona ve zor da olsa bulduk oteli. Otel resimlerdeki kadar yeni değil, ilk defaki yurtdışında bile bu başıma hiç gelmedi, otele adım atar atmaz ödeme yaptık.. güzel olarak, kahvaltıdaki reçelleri kalmış aklımda :) bir de orada çalışan kız çok ilgili ve doğaldı.. otelin bahçesinden otel çok güzel görünüyor, begonvil sahil evlerine çok yakışıyor :)
Kahvaltıdan hemen sonraTurunç a doğru yola koyulduk..Marmaris yarımadasında yollar çok fena, dar ve dik..ulaşım zor olunca heralde bu kadar doğal ve güzel kalabilmiş..
Turunç merkezde yarım saatlik bir moladan sonra sırada Kumlubük
var..Uğrasak mı diye düşünüyorduk ki, otoparkçı amca kesinlikle görmelisiniz dedi..hadi bakalım herkes aynı şeyi diyorsa vardır bir bildikleri..
 Yolumuzun üstünde muhteşem bir koy gördük..kumlubüke kadar devam ettik..Küçük bir turdan sonra dönüşte o gördüğümüz muhteşem koya saptık..Profesörler sitesi dedikleri yazlık devre mülklerin olduğu bir yamaç...mavi yeşil doğa..oradan yazlık alınır, herşeyiyle harika görünen bir yer..
Bu doğa harikası koyu keşfettiğimiz için mutlu oluyor, yeşilin içinde kaybolurcasına geçiyoruz yarımadanın diğer yakasına..


Söğüt köyünde ahtapot ızgara çok meşhurmuş..Deniz kızı restaurantı öneriyorlar biz de orayı bulmaya gidiyoruz.. Sahilde yanyana bir sürü
restaurant var, hepsi salaş küçük yerler..deniz hırçın, dalgalı burada.. Karşımızda görünen Simi adası..Hemen köşede Deniz yıldızı restaurantı görünce işte burası diyorum ve oturuyoruz... Mezelerimizi seçiyor, ahtapotumuzu sipariş veriyoruz.. Mezeleri seçerken de sarımsaksız olmasını özellikle tembihliyoruz işletmeciye... Nasıl iyi niyetli, doğal ve ticaretten o kadar uzak bir işletmeciki..tüm samimiyeti ve misafirperver koşturmacası bizi hissetmeyi özlediğimiz duygulara götürüyor..Denizi izlerken Denizkızı restaurantı okla gösteren tabelaya gözüm takılıyor ve o an anlıyorum yanlış yere oturduğumuzu :) İşletmeciyi çok sevdik, napalım, diyoruz biz de bunu deneyelim bakalım..:) Mezeler geliyor, tabaklar büyük, fiyatlar küçük... Ahtapot geliyor, harika ama bir koku var sosunda...o ne? samrısak (işletmecinin deyimiyle) :) o kadar uyardık, sarımsak olmasın diye mezelerde, ama ahtapotu sarımsak içinde getireceğini kestirememiştik.. :) Rodoslulardan öğrenmiş Söğütlüler ahtapot ızgarayı ve bu sosu..Hikayesini dinliyor ve sosu sıyıra sıyıra yiyoruz :) güzel ama biraz kokulu :) Bence bozulmamış, doğalı ve salaşı seven herkesin görmesi gereken bir yer Söğüt...Koca bir torba keçiboynuzu verdiler, yeni toplamışlar, meşhurmuş Marmaris'te, kırmayalım diyor alıyoruz... Sanki misafirlikten ayrılırışçasına, uğurluyorlar bizi..

Bugünün planı Bozburun'da konaklama..Gittiğimiz ve yanındaki otellere karadan ulaşım yok. Merkezden sizi tekne ile alıyorlar..Arabayı park ediyor ve iskeleye geçiyoruz. Dolmuş gibi :) Hemen teknemiz geliyor, otelimize ulaşıyoruz... Deniz muhteşem, ve biz bugün daha hiç yüzmedik.. hemen deniz ve arkasından küçük bir kano turu..

Akşam yemeğini iskeleden denize sıfır yiyoruz..Öncesinde bira eşliğinde güneşi bu manzarada batırdık..Bu müthiş bir sarhoşluk.. Son dönemin balayı oteller bölgesi burası..romantik tatil için kesinlikle tavsiye ederiz.. Denizi de muhteşem.. Biz Veranda otelde kaldık.. Otel çok güzel, tek sıkıntı, tek gece konaklamayı telefon görüşmemizde kabul etmediklerinden rezervasyonu Booking.com üzerinden yapmak zorunda kalmış ve standartın üsünde para ödemiş olmam.. Bu bölgedeki fiyatlar diğer bölgelere göre daha yüksek, ama değer..
Sabah erkenden kalkıyoruz.. Sanırım hayatımda ilk defa 8 de denize giriyorum :) Deniz adeta çarşaf...kano alıyoruz ve açılıyoruz.. Harika.Bunu mutlaka yapmalısınız.. Sonra otelde kahvaltı...Kahvaltıları da harika... Sonra da check out.. Otel sahibiyle pek samimiyet kuramadık nedeni de çok kısa kalmış olmamız.. ona rağmen, ayıp olmasın diye uğurladılar bizi iskeleden..

Arabamızı alıyoruz parktan ve yola devam..Sırada Selimiye var.. Adını ilk defa bu sene ama çok defa duydum.. İstanbulluların keşfetmesi ile kalabalıklaşmaya başlayan mekanlardan biriymiş.. Dağların arasından görüntüsü bile harika...İçinden geçiyoruz, gelecek senelerde mutlaka gelip kalmalıyız notuyla.. Yolumuzun üstünde İhsaniye var, Kum kızı diye ünlenen yerde duruyoruz.. Yürüyerek karşı adaya çıkılabiliyor.. Tüm esprisi bu sığ alanda yürümek.. Çok kalabalık tam cümbüş yeri..beğenmiyoruz pek, kalabalık..

Yolumuzun üstünde kızıl topraklar ilgimizi çekiyor ve şelale işareti görüyor, 
patika yola dalıyoruz.. Baya tehlikeli bir yolu tırmanıyor ve şelalenin otoparkına ulaşıyoruz.. Bir düden, kurşunlu olmasa da, doğası ve güzelliği yine harika..suyu buz gibi.. Tepeye kadar yürüyor sonra geri dönüyor ve arabayı alıp yolumuza devam ediyoruz.

Akşam Datça'dan feribotla Bodrum'a geçeceğiz.. Marmaris yarımadasından ayrılıyor ve Datça yarımadasını keşfe başlıyoruz..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder